HOŞÇAKAL ZAGROS

Bir vahiy gibi in-
dirildim,yüzümün bir p/ar(ç)ası, yeryüzüne
Halklar s/açlarımdı...
Rüzgarlarda dört bir y/ana
Sonra ulu ses "seç" dedi..
Ensariler uğuldadı kulaklarıma
Elimi uz-attım "burası" dedim
( bir ses:"ahh ne yaptın sen?!")

Ve –Ortadoğu-
kalbim olarak verildi ellerime
Kaçıncı ağrıyışlarımdan biriydi,1579
1579 yılında 1579 kere sustum
(Sokullu ölmüştü işte!)

Coğrafyamın esmer kızları
bir elden diğer bir ele gel/in olmuştu
Gürcistan, Tebriz, Karadağ ve Dağıstan
Dört kızımda birer çığlık olarak kaldılar sesimde
Bir yanları(osmanlı):sevinç!
Diğer yanları(iran):kahır olarak gittiler.

1611'de kızlarım geri döndü gelinlikleriyle
kahır ve sevincin berdelleriyle...
tarihin imtihan gözyaşlarıydı, İran..
ve kalbimin en hırçın nidası:Ah İran!

günlerce bir dağ ördüm bakışlarımdan
"hayır bu böyle olmayacak" dedim
dağı ördüm ve adını ZAĞROS koydum
bir ceset gibi yatırdım İran'ın ve Osmanlı'nın arasına

Zağros'u İran, sus'tu!
Osmanlı acı acı önüne düşürdü bakışlarını
O ba/kışları bir daha k/aldıramadı yerden...

İran'a "al" dedik.."al ve sus, ne olur"
İran kanlı elleriyle aldı,
Azerbaycan ve Revan'ı
"Ana gibi yâr" diye

ümmetin kalbinin kalplerinden bir anayı verdik Osmanlı'ya
Bağdat artık, kimseyi ısıtmayan
bir alev olarak kaldı coğrafyalarda
Kandan bir çizgi çektim Zağros'un eteklerine
Adını:Kasr-ı şirin koydum..

1639'du.. Artık sadece k/ar yağıyordu..
Tarihten bir sayfayı da böylece noktaladım
Beni bir tek Zağros anladı!
Bende hayatın diğer adını Zağros k/oydum!
Bir yüzü(ğü)m Fars-i..
diğer yüzü(ğü)m Türk-i
hoşçakal Zagros

KAYIPKENTLİ...
kadir bal....2006 nisan

KEŞKE E'LE'MİM BİLSEYDİ!!!


Mevlana bütün şiirlerini ateşe atmış
Kâtibi: "Aman ne yapıyorsunuz efendim?"
Mevlana: Haktan Geldi; Hakka gitsin!!!"

***
Bir sabah bütün şiirlerimi topladım
Odama "bizi yalnız bırak" dedim
Duvarlara da "arkanızı dönün"
Kapıya "kapat ve çık"...

Elimdeki kibrit kutusuna baktı şiir
"Madem yakacaktın neden yazdın"...
Gülümsedim ve sustum
"Madem herşey kül olacaktı?;
neden yazdın?"...

kibriti çıkardım
"Peki yak; sen bilirsin; ama Neden"...
ve kibriti çaktım!"Yaktıktan sonra eline ne geçecek"
dedim: "Sizi yakmayacağım ki!"
ve şiirlerimin önünde kendimi ateşe verdim

şiir dedi ki: "Beni işte şimdi Yaktın!!!

"Kendini yakmak: Peygamberlik mesleği!
Şiirlerini yakmak: Mevlana'nın sünneti

Şiirlerini yakarsan: Şöhret olursun
Kendini yakarsan: Şehid bir şair!

Bunu böyle bil ey şiir...

Ve dinle:dinle ölür bütün kötülükler
ve de dinle yaşar bütün kötülükler

Çöl: hem rahim, hem mezardır!
birine Muhammed ise, diğerine Ebuzerr!
Ve dinle yaşar Muavviyeler!!!

Ah aşktan beni ideolojiye;
ideolojiden kendime yoğuran rüzgar
Musa'nın asasını kendime vurdum;
bak ruhum ayrıldı ortadan!
Uzaklaşabilirim artık kendi Firavunumdan!

Yazmak: Kendimi şiirin çarmıhına asmaktı!
Ellerimle uğraşmamsa hep bundandı...
Siz aşkı ve altını; çarmıhı ve Kudüsü kutsayın!
Şimdi sıra sende Ey Şiir!
Yak!Haydi Yak!!!
Sana doğru uzanan g/özlerimi
Ey İlham!Sus ve dinle:
...Şiiri gizem değildir şairine!

Benim kavmim: Ele'mim'di...
Keşke Ele'Mim bilseydi...

Ah bu uğuldayan da ne Ruhumda?
Ah Rabbim! Sen miydin?
...Musa'nın gördüğü ışık kör etti beni!
Rabbim yetmez mi artık?
Sakinleştir beni!!!...

KayıpKentli
5.4.2009 fATİH-iST...16:30

Ne Mutlu KAFASI KARIŞIK TÜRK'ÜM diyene!!!

sağ"dan "sol"a yaşıyoruz
"sol"dan "sağ"a yazıyoruz
masumiyet: çocukluk..
z/alimlik: büyümek...

Masumiyetten zalimliğe büyüyoruz
Adına yaşamak diyoruz

"Bir garip öldü diyeler
Üç gün sonra duyalar"

O da bir şey mi?
Üç asır yuğdular beni
Sular eridi gözlerimin çöllerinde
Kendimden gizli gizli Perdeler ve camlar arasında
kuruttuğum göz yaşlarımdan
Geriye kalan tuzlarla avuttum yaralarımı
Tuz bastım gözlerime
Tuz bastım sözlerime
Tuz bastım tefsirlerime
Tuz bastım her sevdiğimin bende bıraktığı ölüsüne

Haykıra haykıra ağlayışlarla geldi Tuz Gölü bir sabah kapıma.
Biat etti gözlerime...
Amin dedim..

Sağdan sevip soldan ayrılıyoruz
Acayip acayip: inkılaplar dayattıklarından beri tarihimize
Latin renkli yabancılar geliyor ellerinde yeni alfabeyle
Çaresiz kabullerde yazdığım şiirlerimi
Kimse anlamıyor nicedir
Soldan sağa okuduklarından beri!!!
Zincirlerimiz: made in AB
Hangi çılgınlarımız öyle mutlu?
Biz öyle şaşkın!
biz öyle avare?
: laik bey-inlerin televole nesli
insanlığı parçaladı paylaşmak yerine
on yılda on beş milyon acıklı karikatür
yarattılar en baştan

Depremler gömdüğüm avuçlarımla örttüğüm yüzümü açma sakın!
Tiksindiğin yerleri pislik deyip geç(me), tanı!
Düşün, neden çöpte bulundu: Safahat' ın ölü evladı?
Şahit ol Akif..
evladının akıbetine!Şahit ol Akif..
kahraman ırkının bir "gül",
halineŞahit ol Akif...
yenilen nanelere

Dünyaya bedel tek Türk'ün topraklarında yankılanan
O ezanlar ki şehadetleri...DiYANet' e bağlı
Diyanet devletime bağlı
Devletim devlerine bağlı
Devler "Kabil"'e bağlı
Ben:Habil' in yitik kardeşi
Böyle geçin tutanaklara ismimi

Sağdan sola yaşıyoruz
Soldan sağa yazıyoruz
-NE MUTLU "
- kafası karışık TÜRK-" ÜM DİYENE!!!
(alkışlar)
sağdan sola paramparçayız
adına: "yaşamak" diyoruz
...(malum yuhalamalar)

KayıpKentli...
2005 Mersin!

BU DÜNYAYI ,DÜNYANIN BAŞINA YIKARIZ


Sana dokundular
Benim canım yandı Filistin
Yüreğimin Ey Dertli Bacısı
Oğlun Gazze benimde Oğlumdur

Her gece soğuk pencere kenarlarında
Esmer ellerini düşünüyorum
Gözüm takılıyor taşlara
Oysa sen emzirirdin bizi Beyazıt Meydanlarında

Acil Kan bağışında bulunurdun
üzerimizdeki ölü toprağına
Şimdi senin Kanını döküyorlar benim damarlarımdan
Dünyanın vicdanının üzerine...

İstanbul'dan Adana'ya
Van'dan Bursa'ya
Sabah namazları ve ikindin sonraları
Gelinlik çağına gelmiş kaç Zeynebîmiz
Şimşek duruşlu Huseyn'lerimiz
Haykırdı Meydan meydan
Sesleri duyuyor musun Filistin*

"Birruh Biddem Nefdike Ya Aksa
KulluNa Gazze Kulluna Kudüs"

Yüreğimin AMİN bakışlı bacısı
Ey Filistin Dünya ne zannediyor bizim sevdamızı?
Seni yokederlerse; Her birimizin öfkeli kalbi Tutuşturmaz mı
Dünyanın dört bir yanında Kısas Yangınları
Sen ölürsen Bizi yaşar mı zannediyorlar?

Ey hayalini bile kurmaya kıyamadığım FİLİSTİN
Söyle Dünyaya
Sana birşey olursa
Bu dünyayı DÜNYANIN başına yıkarız...

KulluNÂ* Hamas
KulluNÂ AHMAD YASÎN
KulluNÂ FİLİSTİN...

*:hepimiz...
kayıpKentli
13 ocak 2009 18:04
Fatih İstanbul

YOKUMBENYOKUMBENYOKUMBEN

ah sen...
hangi ülkenin kızısın..
çocukluğumun yırtık resimleri...
yüzümü yapıştırıyorlar ellerime...
bir gün uzak kentlere gittin..

ah sen...
hangi kızın ülkesisin..
k/ovuluyorum geceleri baş ucumda bir kaç cin tarafından...
ne olur diyorum benden üç şey istemeyin..
ayaklarım ağrıyor...

her sabah asfalt kusuyorum avuç dışlarıma...
benimle boşanır mısın diyorum aşık olduğum sesime..
sesim boşanıyor şah damarımdan...
bu kadar yakınlık çıldırtıyor beni...

uzun uzun kısa cümleler kuru(tu)yorum...
kül tablaları söndürüyorum parmak uçlarımda...
birileri ağzıma kapanıyor üç rekat...
dudaklarımda ayinler dolaştırıyorum ;

kendimi inkar ettiğim bir din arıyorum...
yokum ben yokum ben yokum ben
:amin!

yüzümde yüzlerce yüzülmüş yüzler...
binler... inler...
oymaktan bıkmadım (mı) benzimi..
nabzım atıyor beni bileklerimden aşağı...
yalvarıyorum ellerime...
beni buralarda bırakmayın..
birbirini kırıyor parmaklarım...
beni neden yâr/attın?
...neden?

ah sen hangi ülkenin kızısın..
bütün ülkeler yandı işte...
gizli gizli beraber oluyorum kendimle...
geceler yeterince karanlık değil...
hemen sabah oluyor...
sabahlar yeterince yeterli değil...
sonra akşam oluyor...

saçlarımı bağlamıştım derin kederlerle...
başımdan aşağı kuyu sarkıttım...
hala çakılmadı zeminlerime sular...
evet kimse biat etmesin sulara...

birileri yardım etmeli bana..
duvarlarla çevrili olmayan bir zindan bu..
ah irfan..
ben yükselmek istemiyor(muy)um ki!!
kalbim peri:şan!

nasır tutmuş br çocuklukla büyüdüm evimizin bahçesinde...
hiç bir çocuk beni oyunlarına almadı..
ben de taş attım kendime..
bana gittiğin ülkelerin dilini öğretesin diye dilimi kesip verdim sana..
sen kuşlar didiklesin diye (yoksa günah olmasın diye mi?)
kaldırıp bir duvar üzerine koydun..
artık hiç bir kuş konmuyor gökyüzüne,gökgözüne,göksözüne farkında mısın?
mayın döşedim ben de alnıma..

söyle artık neye secde etmeliyim?...
mesela gitmeden önce..
alnımdan bir kere öpsene beni?
! nerdesin..

bak bana kullanmam için sözcük veriyor suratının ortasında kirli bir tandır alevi taşıyan... yanlışlıkla büyüdüm farkında bile değildim biri doğdu dediler koştum..
soluk, soluğa indim bütüm bütün yokuş yukarıları..

kendimle karşılaşacağımı mı sanıyordum?
avuçlarıma verildim..
en son gözlerime baktığımda kör olmuştum..
içim yarılsada yer içime girse!!!
ah utanıyorum herkesten...
bu kadar çıplaklık ağır omuzlarıma..
sanki bütün dinler bana inmiş gibi..

bırak beni..git ülkene...
dilim kalsın duvar diplerinde...
ah beni neden yâr/attın?
yokumbenyokumbenyokumben...
kayıpkentli

BANA YALAN SÖYLEDİLER, SER!

gidelim buralardan
düşünceler söze dönüştü
bana sus demiştin ben kustum.

gidelim buralardan
sözler eyleme dönüştü
bana dur demiştin ben yoruldum

gidelim buralardan
eylemler alışkanlığa dönüştü
bana dik dur demiştin ben yamuldum

gidelim buralardan
alışkanlıklar kişiliğime dönüştü
bana kendin ol demiştin savruldum

gidelim buralardan
kişiliğim kimliğime dönüştü
Kimsesizsin demiştin Kimse biz değilmiş anladım

Kir: ben değilim...
Ben: Kir değilim;
kirliyim.

Al beni kire dönüşmeden
Al savur duaya...
Ah birşeyler iniyor kalbime
elinde bir ayna
hazır değilim, dur
madem bir yüzleşmedir hayat
yüzümdeki yırtılmalar nedir ?

geceleri dudaklarımı gömdüğüm parmaklarım
yazmak benim ay/inim mi?
avuçlarım: balkonu ruhumun
tutunmak: unutmaktır!

doğdum: anneme
büyüdüm: arkadaşlarıma
sonraları: Tanrıya

ve en son kendime tutunacağım
derken ellerimden bıçakladım balkonları

bana yalan söylediler ser!
ben onların ellerinden değil depremlerinden tutmuştum
beni en son gemiler terketti,bende bütün kaptanları çöle yolladım
göller denizlerden korktukları için mi dağlara sığındı?
nehirler ve ağaçlar kurur
ama sadece nehirler akar, ağaçlar durur!
ben nehiri seçtim! durmayı değil.
Ben b/atanları sevmem, batıranları da...

KAYIPKENTLİ...
27.03.2009 02:56
fATİH iST...

ALLAHIM SANA BİRŞEY SÖYLEYECEĞİM?!!!

Bir taşın cebinde t/aşıyorum kendimi
Kıyısı olmayan denizler sağıyorum gözlerime


Annelerimi nereye gömdüklerini soruyorum anneme.
bütün mezarlar yüzüme çıkıyor diyorum!


avuçlarıma gömdüğüm bir kadın
"male mın, dileymın xarabe..loo de bese lo!bese ey Xudâ mın" diyerek bağırıyor


susarak içime durup durup kustuğum duru bir çölü!
Gözlerimin karasına aşık olan tuz yüzlü kızlar rengini soruyorlar

"Xalepçe" diyorum!:
bütün renklere küs olmanın rengi!

Yüzümü kasırgaların yırttığına inanıyor annem.
ben tufanlardan yalnızca kız kardeşimi kurtarabiliyorum...

Raviler oyalansın ve bari onlar uyusun elem'siz diye..
Kendime ulaştırmadım hala ölüm haberimi..

herkes rahvan atlarla çıktı yola..
bana ılgar bir at kaldı yokuş aşağı tırmandığım...

Kimseyi inleyemiyorum artık..
kimseyi dinleyemiyorum..

akrabalarım geliyor uzak şehirlerden..
herkesin hatıraları birbirinden ayrılan yollara dönüyor!
aynı çatı altında toplanmak yetmiyor diyorum!,
kimse duymuyor!

Aynı evladı doğurmaya çalışan kadınların komşusuyum ,mahallemde...
Kitleler kapalı ne zamandır!
kimseyi bulamıyorum aynı dili sustuğum!
(annemden rahmini istedim ödünç..annem vermedi!)

bu saatleri kaçıncı geri alarak yaşayışım?
dün salıydı...
bugün pazartesi!
Su'larla diktiğim gözlerim akıyor parmak izlerimden ..

Geceleri uyanıp yazıyorum sabahları sildiklerimi!
mersin saçlarını uzatıyor gürültüyle içime..

sevdiklerimden saçlarını istiyorum.
kimse bana ne olduğunu sormuyor!

Ateş ve su birbirinin kölesi..
ve annesi..
Ancak su'lara tutunarak kurtuluyorum boğulmaktan!

al işte!..
al..
yine saç diplerimde okyanuslarla uyandım!
Bir çölle bölüyormuşum uykularımı... -"

Allah'ım bana yeryüzünün bütün dillerini öğretirsen sana bir şey söyleyeceğim"!

2006...Mersin....
Kayıpkentli

ÖYLE KIRGINIMKİ SANA!!

Öyle Kırgınımki Sana!
sesini duymadım merak etme

kulaklarımdan kalbime yırtıldı ruhum...
pencere kenarlarından dışarıların aktığı içime
kapattım peçenden yüzüme oturmuş bir felci

..sesini duymak güzeldi
ama ben sesini duymadım merak etme

yetimlere ve yoksullara ayırdığımız kalbimizden
bize kalan sadece bir sesindi...
onu da duymadık merak etme

sen bize saray olmuştun da
bizim en soğuk odanı seçmemiz neden di?
sen bize yol olmuştun da bizim çamurlara saplanmamız neden di?
sen bize el olmuştun da bizim çolaklığımızda ısrarımız neden di?

bu hikaye "tüm yalanlara sırtını dönüp gitmenin hikayesiyken"
dünyanın hangi gerçeği bizi avutur , söyle!!!

ansızın basan krizler akşamında
şehrin seslense bağır bağır
içinde sen varsın diye duymazdım merak etme...

tüm komşuların önünde kendimi elliyorum
kucaklayıp ruhumu indiriyorum karga tulumba,önlerinde
...klakson sesleri gece ve hastane koridorları
gözlerimin akan sürmesi
parasızlığım ve reçete tanrıları...

öyle kırgınım ki sana
sesimi veririm de sesine
sesimle seslensen bile bana
sesini duymazdım merak etme.

...selamunaleyküm derim de sana
aleyküm selamını bile duymam merak etme!!!

2007...Kayıp..Mersin!

ALLAH bize YALAN MI SÖYLEDİ(!)?

Her akşam bir Filistin'li yatıp uykulara
Her sabah bir Irak'lı uyanıyorum...

Susuyor emanet sahipleri
Bana bir ayet öğretin
İçinde yaşadığım halka götürebileceğim...
"İNANANLAR ANCAK KARDEŞTİR"

Ruhumda taşıdığım bu gözyaşı külliyatımı
Kardeş olmayan şu inananlara bağışladım...

Bak! elleri kurumuş bir buçuk milyar!ın...
yürekleri kurumuş gözleri kurumuş
Hani?diyorum: birilerimiz yanlış mı okuduk kitabı
"TEBBET YEDA EBU LEHEBIN VE TEBB"i TEBBET YEDA MUHAMMEDİ ÜMMETİN VE TEBB!!" ...mi dedik?
..de kurudu ellerimiz?

Kimyasalı Irak'ta aramayın
Tankları beklemeyin Filistin sokakalarında
Haber saatlerinde aramasın gözleriniz Amerika'yı
Zira Irak'a önce biz girdik
Filistinlileri önce biz katlettik
Kolay kırdık kalplerimizi
Hepimiz dillerimizdeki bombaların pimlerini çekip bir kardeşimizin yüreğine bıraktık... Sofralarda kırdığımız annemizin kalbine İsrail olduk
Tokat attığımız çocuğumuzun yüzünde Amerika
Vietnam'ı çok uzaklarda aramayın
"BİSMİLLAH"la başlayan aşklarımızın,dostluklarımızın,kardeşliklerimizin En küçük öfkede bittiği şu çağda ardımızda ağlattığımız her seven bir Vietnamdır ASLINDA...

Kimyasal dillerimiz! asıl: ATOM
küsen... kırılan... terkeden...
VE SUSAN yirmibirinci yüzyıl İMAN SAHİPLERİ!miş..

"İNANANLAR ÜSTÜNDÜR"demişti Rab!
Allah BİZE YALAN MI SÖYLEDİ?ki...
sözde inananlar zelil..rezil..unutmuş..ve tepkisiz

Cuma namazlarını önce yüreğinizde kılın
Kalkın ve önce kendinize hicret edin
Abdesti önce gözyaşlarınızla alın
VE YASİN'i bir kere de yaşayanlara okuyun!!!

Ey terkeden sevgililer
Unutan akrabalar
İhmal eden dostlar
yetmiş milyon TÜRKİYE'm
Bir buçuk milyar İHVAN!!!
Gerçekten iman sahiplerimiyiz?

Dünyanın İLAHE İLLAllah'ının Dostdoğru bir "LA"sımıyız?

....son söz senindir Allah'IM...
"EY İMAN EDENLER İMAN EDİN"
İMAN EDİN
İMAN EDİN
İMAN...

Kayıp...2005...Mersin!

ELEM(elif,lam,mim) SEYAHATNAMESİ!

Zerrelerden değer beğen kendine...
Katıl,
beraberlerinde çekip gittiklerime...

Allah'ım
beni bir vahiy kıl
kutsal kitaplara indir beni
ayaklar altına alınan yüreğimi
göbeklerinden aşağı tutmasın sevdiklerim...

İçimdeki çölleri nehirlere çevirip
avuçlarına bir sevinç çığlığı döküldüklerim
Kahır gölleri kustular gözlerime...

...kör oldum...
Kapısını çaldığım her kadından Rahmini istiyorum ödünç...
Bir bir içinde yaşadığım halkı yeniden doğuracağım!
Koydun..geride beni tecavüzlerce
her saç telinde tonlarca kul hakkım...


Utandım...
Yerine döküldü saçlarım...
Hatırladıkça yüzünü havaleler geçiren yüreğimi aldım..
Ocağına vardığım bir nakkaşa ağladım!
"beni 'elif' çiz
...beni 'lam'
...beni 'mim'".!
-acımın karşısında vav oldu nakkaş!

Öyle bir sustum ki!
Buhar oldum
Gökyüzüne ağır geldi gamım
Bir bulutun ellerinden tutup İran'a yağdım...
Şimdi bir hurufi tarikatında hiçbir dili konuşmayan bir sufiyim...
İnsanların avuçlarına harf çiziyorum ülkemi...
Halkımı...
Tarihimi...
ve seni anlatan!!!
"AH" sahipleri peygamber sanıyor beni
Avuçlarına elif çizip saçlarını okşuyorum yürüyorum
..ayaklarım eridi!!
..seni gördüm
ihanetini gördüm
acını gördüm
yetmiş millet gördüm...
Ülkemin dağlarında kavga oldum
İki tarafa elçi gönderdim
Ölü döndüm...
Annem Kürtçe ağladı;
gözyaşı bir avucuma düştü
Diğer annem Türkçe ağladı;
gözyaşı diğer avucuma düştü
Gözyaşlarına baktım tatları aynı
...renkleri aynıydı!

Bizi ağlatanların kızı mı olacaktın?
Annen gözlerimizin önünde rahmini yaktı

...külü oldum
..savruldum!
üç parçaya bölündüm
Halkıma "elif "oldum
dağlara "lam"
aşkıma "mim"

... -Alın rahimlerinizi gözlerimden
EY Kadınlar!
Alın ve yeniden doğurun ...evlatlarınızı!

Sen ..yanlış şarkıların gelini!
Ey sevdiğim!
Kimselerin bilmediği bir kahır ülkesine mi gittin?
Dünya döner
iyi insanlar atlarına biner,döner
halkım gözyaşını birbirinin saçlarıyla siler
Kalbim döner...
Ama sen sakın dönme!!!

K.Kentli...2005

Kelimeye ne muamelesi yaparsanız...

kelimelerin bir kapısı vardır....sadece kelimeler, inananlara kapılarını açarlar...
yoksa boş boş bakan gözlere kelimeler sadece boş bir laf kalabalığıdır...

... kuran da : onlar Allahın ayetlerini duyunca kalpleri titreyerek...diye devam eden ayetler vardır...işte o kelimeler kapısını layık olanlara açmıştır...ama bugün bir çoğumuz aynı kelimeler karşısında buz gibiyiz...
Kelimelerle bir hayat/yürek/kişilik inşa edebileceğimi ve imha edebileceğimi anladığım günden itibaren kelimelere olan dikkatimi yoğunlaştırdım..

cemil meriç der ki:"Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven. Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem."

KELİMEye ne muamelesi yaparsanız kelime de size o muameleyi yapar...
Tarz biraz da kelimeye ne muamele yapıldığıyla alakalıdır... Ben kelimelere bir kuyu muamelesi yaptığım için...kelimelerde bana Kuyunun sırrı muamelesi yapıyor..

Bu sır bazen: Yusuf olarak karşıma çıkıyor...
Bazen bir ağıt...
bazen bir dua...
bazen bir kavga...
bazen kudüs...
bazen çeçenya...
bazen annem oluyor...
bazen sokaklara dönüyor...
bazen bir otogar akşamı...
bazen ben kayboluyorum...
bazen beni çook yoruyor...
bazen yakama yapışıyorlar...
bazen üzerime geliyorlar...
bazen kalbimi kırıyorlar...
bazen elimden tutup 3, 7, 12 yere götürüyorlar...
Uğradığımız yerlerde bana birşey anlatıyorlar...
Bazen ansızın yaşadığım şehirlerden gidiyorum onlarla...
Dinlenme tesislerinde parmak aralarımda üşüyen yolcular oluyorlar...
Başka kelimelerin kapılarını çalıyorlar...
Tanımadığım kelimelerde geceleriyoruz...
Bazen F tipinden bir mahkuma "yıkılma gözüm" diye yazdığım mektuplarım oluyorlar...
Düşünce suçlularına dönüyorlar...
Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen putlara karşı kurşunlara dönüyorlar...

...Kelimelerin rabbine hamdolsun...
kezlerce hamdolsun....
Kelime bir sanattır...
Yazmak ise aşktır....
O yüzden kelimeleri ADAM yerine koymakla işe başlamak lazım öncelikle...
Onlarda sahibini ve yüreğini İNŞA etsinler...
hergün biraz daha İmha olan dışındaki dünyaya inat....
....Kelimelerinizden selam ile.
Kayıp

Filistinli genci kovuyoruz!!



Terörist İsrail tarafından felç edilen

ve tedavisi için Türkiye'ye getirilen Hamas üyesi Eslem isimli Filistinli genç, Filistin topraklarını işgal eden İsrail'in talebi üzerine sınır dışı istemiyle tutuklandı.Timeturk'ün haberine göre Gazze'de yaklaşık iki yıl önce Terörist İsrail'in bir operasyonu sırasında yaralanan ve daha sonra felç kalan Eslem isimli Filistinli genç İHH tarafından tedavisi için Türkiye'ye getirilmişti. Kısa bir süre sonra tedavi olduğu hastanede çalışan bir hemşireyle evlenen Eslem böylece Türkiye'de oturma izni aldı.

Ancak bir kaç gün önce Tel Aviv, Türk makamlarına bir rapor göndererek gencin Hamas savaşçılarından olduğunu ve tutuklanarak sınır dışı edilmesi talebinde bulunduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine harekete geçen Türk güvenlik birimlerinin, Hamaslı genci tutuklayarak yabancılar şubesine sevkettiği öğrenildi.

MAZLUMDER ve İHH'da görevli avukatlar harekete geçti ancak henüz bir sonuç alınmadı. Edinilen bilgiye göre Türk resmi makamları Hamaslı gence iki seçenek sunuyor; ya İsrail ve Filistin dışında bir ülkede yaşayacaksın yada İsrail'e teslim edileceksin...

Bunun yanısıra hanımının da yabancı şubede tutuklu olduğu öğrenildi.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan gözü yaşlı kadın "Bunun adı bir mücadele. Ben bunun için kendisiyle evlendim. Ülkemin eşime terörist muamalesi yapması çok ağrıma gidiyor. Eşimi nereye götürürlerse bende onunla beraber gideceğim" dedi."Hepimiz Filistinli"Değil Miydik? Bundan birkaç ay önce Türkiye'nin her meydanında Filistin için toplanan milyonlarca kişi ellerinde Filistin bayrakları ile "Hepimiz Filistinliyiz","Hepimiz Hamaslıyız" Sloganları atarak Filistin'e olan desteğini dile getirmişti.İslamiGündem olarak diyoruz ki Bütün Türkiye "Hepimiz Filistinliyiz" Kovabiliyorsanız Hepimizi Kovun !

SUS! KANIM KANIYOR!!!


Sus...Kanım kanıyor..

Herkes ışığını açınca
Bak!Nasıl kararıyor dünya!!

Utanç:yadigar kaldı senden bana
Bırak asılı kalsın gözkapaklarımda
Son trene yetiş,kaçırma!

Böyle öğretmemişlerdi hayatı
Meğer insan gökyüzünü içinde taşırmış
Atmosfer mi yoksa yüreklerimiz mi önce (d)elindi?
Yazmamışsın bırakmadığın veda mektubunda..

O inananlara söyle gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar
Namussuzlukların gözlerle nikahlandığı şehirlerde bak!

Yağmurlar bile kirli yağıyor...
-"rahmettir"demişti anam
-ana rahmet kirle yağar mı?
"unutma" dedi anam
"bedduada bir duadır

kalbi kırılan bir sevgili beddua etmiyorsa
Gecikecek bela bile sahibini tez elden bulacaktır"

...Tabii koruyacaksın iffetini
Katledemediğin tek güzellik:onurum,kalmıştı..
Al,tesettür yaparsın can çekişen "insan yanına(!)

"Beni terkedip gittiğin şehirlerde
Fuhuş ortaokul sıralarına düştü
Her baba gelip benim dizlerimde dövündü
Her ana kulaklarımda yırtıyor bağrını...

Sevmek mi zor?Ayrılmak mı? demiştin..
Aslolan:Severken de ayrılırken de "adam" kalmaktır!

Tanıdığım her kadın ilgi bekliyordu
Rastladığım her erkekse huzur...
Elbet mahkeme salonlarında kardeş payı yapılır kahır!
Ayrılan her çift bende unutuyor yavrusunu
İçinde yaşadığım halka ağlamaktan
Gözlerimi kaybetmek üzereyim!

Utanç?
:Ağırlık yap(ma)sın omuzlarına..
Bırak asılı kalsın gözkapaklarımda
Herkes ışıkları açınca

Bak!
Nasıl karardı dünya!
Sus..Kanım kanıyor..

KAYIPKENTLİ...
15.09.2005-
güneykent/MERSİN

Bu Şarkı Burada Bitmeli, BÜNYAMİN!


Bu şarkı burada bitmeli
Ve ben gitmeliyim...

Kanımı dikerken nefesimle
Kaç kişilik hayatlar yaşadığımı
Aramaya gidiyorum

Beni esir pazarlarında satacak
Kafileler bekliyorum nicedir
Ola ki yolum düşer Züleyha ya
Ola ki zindanlar düşer yürek sarayıma
Bu hikaye Tüm yalanlara sırtını dönüp gitmenin hikayesi, Bünyamin!

Ayakların altındaki çöle değil
Yüreklerde taşınan çöle kızgınım
Cayır cayır üşüyorum
Ellerimde buzdan yangınlar...
D/üşüyorum.
Bu şarkı burada bitmeli
Ve ben gitmeliyim
Acı Acıdan Daha acı,
Bünyamin! ırak Irak tan daha ırak
İnsan insandan daha n/isyan..

Sırrımı kimseyle paylaşmadın; değil mi Bünyamin?
Yara bende Mühür bende Sır bende...
Bu aşka sırtımı döndüm
Dünya durdu Kalbim durdu
Gölgem durdu, Bünyamin!

bak şarkımız ağzımızda zehir oldu
Bize zehirden şarkılar söylemek mi kaldı, Bünyamin?
Azığımız keder, bineğimiz gam...

Yaramızdan güneşler de sağdık, he mi Bünyamin?
Çoğaldıklarımızla ne kadar azaldık
Azaldıkça avuç avuç çoğaldık
Sabır yiğidin harcı

Korkaklar taşıyamaz aşkı;
satar, unutur bir köşede bir gün
Zehri damıtmak,dost yolunda
nöbet tutmak zemheride ayazda
Aşığın işi...
Ama aşıklarda gider,
Bazen gitmekten başka çare de kalmaz, Bünyamin

Bu şarkı burada bitmeli
Ve ben gitmeliyim
Babalar baba olsaydı
Evlatlar şaşar mıydı?
Beklerse bir evladı yine babası bekler
Babama söyle yeni oğullar büyütsün

Babama selam söyle oğullardan
yüreği tam adam öğütsün
Yüreğimize gül suyudur diye kim kireç döktüyse
Bu sevdayı sırtından kim vurup gittiyse
Allah ından bulsun! Bünyamin

Bu şarkı burada bitmeli
Ve ben gitmeliyim
Buralarda artık güneş doğmaz
Doğsa da bizim yaramıza ışığı vurmaz
Bize ışık değil karanlıklarda yanan aşık lazım
Yara bende mühür bende sır bende
Bir ben var benden öte; ötesi bilmediğim bir ülke
Aşığa yol yakışır.
Vakit tamamdır
O na ruhumun yaralı olduğunu söyle...
Kayıpkentli
2005..mersin..04:37

İNADINA IŞIK İNADINA KAYA


1-Nihayet havalar soğudu..
Artık üşü(mü)yorum!Saç diplerim ağrıyor..
Geceleri peygamberler gelip ağlıyorlar başucumda
Fark ed(em)iyorum
Saç diplerimde okyanuslarla u/yanıyorum
Kimse bilmiyor
Bir bıçağı büyüttüm zamanlardır içimde
Kesmek için içimi...
2-Ve içimi kestim sonunda
İçim kesik..
içli içli ve kesik kesik susuyorum artık
Susuyorum..
Çok susuyorum
Bardaktan boşanırcasına su-su:yorum!
Yorum:?
Artık neyi yorumladığımı ve bizi neyin yorumladığını dabil(m)iyorum
Fark?
Evet,fark kalmıyor yavaş yavaş...
beyazın siyahtan bir farkı yok..
Dışarıda yıldırımlar
yıldırımlar
yıldırımlar - ve ben – kaldık
Her şey kavga işte
İnsanlar severken bile kavga ediyorlar ,n/asılsa?

Daha çok sevmek için :kavga
Daha iyi anlaşılmak için :kavga
Terk edil(me) mek için :kavga
Hep daha iyi olmak için :kavga
Terk edenlerin ardından yıkılmamak için:kavga..
Düşmanın saldığı taş yık(a)maz ya!
ille de dostun attığı gül’ e dayanmak için:kavga
Sonra tüm kavgaları durdurmak için: kavga
Barış için:yine kavga!
“An” lar sadece:tabut ve kavga.
.yaşamakla ölmek arasındaki ortak(!) fark(!):kavga!

3(Mersin, kanayan içime, saçlarını gürültüyle uzatan bir kadın.. aslında)
Kars-i kayalar taşıyorum avuçlarımda
Allah hiçbir şeye izin vermiyor
Diyorum:”Başımı ezeyim.....hiçbir şeyin farkının olmadığını anlasın sevdiklerim..
bırak!
Ezeyim başımı kayalarla!
”Allah:”Olmaz” diyor
Olmuyor zaten..olmuyor işte..
yıllardır ne oldu ki zaten?
(biliyorum..yıllar sonra bir kızım olacak..ve ona okuyacağım ruhumu geceleri)
Ne hali varsa görsün insanlık+ne halim varsa göreyim=
bakalım yıllar sonra gördüklerim(iz) bir(b)irine ne kadar benzeyecek?
İçimden bir ses saçlarımı uzatmam gerektiğini söylüyor
Karsîi kayalıklar taşıdığım parmaklarımla tararken saçlarımı
Durup durup duru bir çöl kusuyorum içime
Pırıl pırıl gözlerim(!)den ışık sağıyorum gençliğime
Dışarısı öyle karanlık ki başka çarem yok
Işıkları açık evlerin insanları, kar/anlık yüreklerde!
Gözlerimdeki ışık sön/memeli
Madem inadına yaşıyorum...
İnadına
Gözlerimde ışık
İnadına
Ellerimde kayalar
Herkes görecek işte:
Yarınlar!bir gün bizim ol-mayacak belki!!!
Ama görecekler
Buna rağmen
İnadına ellerim..
inadına ışık..inadına kaya
Bu kavgada biteceğim!!!
Ama bir kavgayla bitmeyeceğim...

(kayıpkentli)
Mersin...2005

Rabbim Ben Affetmeden Affetme Beni!


Ne de olsa kalbim artık hep kırık
yaşamak ise bana artık: hep ağır
git benden...
git..
ey ben!
Yarasını sevdiklerinden alanlara
Ne mutlu
Kendisini yaralayanlar,kimden özür dileyecek?
Bir insan kendisinden hakkını neyle alır ki?
Ben: ey ben...
öfkesiyle kendini hançerleyen!
Dilimin Yeşil saraylarında kimim ben böyle?
Susma ey Çöl!
Bakışlarımı sana gömmedim mi?
Çocuk yaşta gelin olan annem:Yak dilimi...ah anne!
Bana ko(nu)şmasını neden öğrettin ki?
beni sen değil bir öfke mi emzirdi sanki?
ben merhametli değil(miy)im?
odası düzgün bir kız bile, değilim
öfkesi dağınık bir oğlun var işte!
Öfkesiyle dağılan bir oğul...
bir kurşun kalem ve kitaplarla
Kendini geceleri ovan...
Bugünde sevgi(li)mi kırdım anne
Bir vazoydu kelimeler
çarptım duvara kendimle
O ağladı, ben sustum!

Ben: yine şiire sığınan...
yaralarımla kardeş değilsem; kimin mü'miniyim böyle?
nedir içimdeki bu keskin öfke?
ne zaman ve nerden devraldım ben bunu?
neden ele geçiriyr beni ve susturuyor içimdeki Davet'i?
kendimi hep Rebeze'ye gönderiyrum..
gidip geri alıyorum
sonra gene Rebeze'ye gönderiyorum
sonra gidip gene alıyorum
Rebeze bir gün D/ ur! diyecek..
ve çekip gidecek
ben kalacağım kendimle başbaşa..

Hangi ayna kendini bir başka aynadan seyrederki?
Ansızın duvardan yere inen ben
Kalbimde bütün tevbeler şangır şungur
Bu çöle kimi sürüyorum böyle?
Bu çöle kini sürüyorum böyle!
ah benim içimdeki ben
benden ne istiyorsun?
İnsan kendinden Rabbine sığınır mı?
Rabbim Ben affetmeden affetme beni!

kAYIPkENTLİ ..
fATİH/İSTANBUL...
1O.03.2009 03:23

TÜRKÜM..DOĞRUYUM..YARALIYIM!

Türküm(!)...
Doğruyum(!)...
Yaralıyım(!)...

anlayabilirmisin bu şarkıyı sahi?
bütün doğumlar felaketle sonuçlandı ruhumda ardınsıra..
Yakardım ellerimi dua etmek yerine, ama...

Şimdi ellerimde kötürüm yetimler var!
Ağızlarında memelerin yerine gözlerim...
rahminde zehir varmış..
yüreğin de felaket kırıntıları.
Anladığımızda sen çoktan...

Nasıl bir tarihten almıştık bu nesli böyle?
sütçü imamlarımız süte su kattıklarından beri tarih ellerimiz de utancımızın turnusol kağıdı.. Şimdi şiirlerime tütün basıyorum kaçak...
ıslak..
dizlerinde ağladığım tüm yaşlı kadınlar unutmuş evlad yetiştirmeyi kahır emzirmekten..
muhtaç olduğum kudret doğunun yedinci oğluyla batıya gitti..
ben eşini kaybetmiş bir göçmen
çıldırmamak için kanatlarımı yaktım
yüreğimde bıraktığın yetimleri büyütürmüyüm bilmem
başka bir baharda görüşürüz
sen omuzlarında öyle kahkahalardan bir genç kız taşırsın yine
ben ülkemi temize çekerim

bir gitsem çekilip dağlar yıkılır üzerine
yine sana küllerini bağışlayan ben olurum..
İnsanlığın yazılır sağ haneme
şeytana borçlu kalırsın
birgün anne olacaksın evlad yerine zi/yan...
Eş yerine k/ahır bulacaksın yastığında
dün yahudilere bile sahip çıktık
tarih yazdı bu tarih seni de yazacak bağıra bağıra utanmayacakmısın?
senin resmi kalbinde
Ben hep türk(!) kalacam...
ben hep doğru(!)..
işte bu yüzden hep yaralı(!)!!!
Ya sen?
K.Kentli... 11.09.2005-güney

ben malcolm x in türkçesi


Karardı defterler
Döndü tutunduğum kalemler siyaha
Ahım tuttu beni
Yıkıldım bu şehrin akşamlarına
Simsiyah bir nehir bağladım kirpiklerime
Simsiyah bir nehir…
Eman ver bana Ey iman ettiğime iman eden
Ey emniyetin gülümsemesi
Ey kalb-ul emin
Ben bir hamileyim
Kalbim hamile
Zihnim hamile
Kelimelerim hamile
Nehir başlarında doğurup
Salmalı yavuz saraylara evlatlar
Nasıl olsa tanrıları kör
Elifimi okuyamazlar.

Ey elif!
Bütün elifler yan yana gelse eder mi dik bir telmih?
Oturanlar adına adıma kan tükürdüm
Elifler yazıtları okudum da
Hala parmak uçlarımda bir yangından arta kalan dağ sancıları…
Tırnak diplerimde …
bu kente Düşen İçkerya'nın karları…
Zararı yok ölümümün
Bir elif kararı inancım kaldı güneşin her doğuşuyla sabah olmuyor,anladım

Elifle sabah…
Sabahla inanç..
Elif ve inanç…

Yakarsam şayet bu şehirde yüreğimi
Savurursam küllerini patron sınıflara
Tekfir edersem şayet yayla villalarında tüten sofraları
Benim değil resmi tarihin yakasına yapışın ...
Filistinde ki acıyı alıp istiklalin göbeğine dikiyorsam
Somaliden başlayıp belediye başkanlarının suratında patlatıyorsam küfürlerimi
Değiştirilmesi teklif dahi edilemez bir radikalizme puşimi bağlıyorsam
Göbeği açık dişiler ile insanlığı çalınmış kişiler arasında boşuna aramıyorum israili…

Ben Esmer bir ananın beyaz ama zenci oğlu
Ben milli öğütüm sisteminin ortalık yere kustuğu
Ben pkk teröründen(!) bile önce gelen tehlikenin yoldaşı
ben demokratların kafasını karıştıran denklem
ben Kemalistlerin canını sıkan ayrıntı
ben omurgasız hümanistlerin apandisti
ben ehlileştiremediğiniz
ben benzetemediğiniz
ben sistematize edemediğiniz malcolm x in türkçesi
adım elif lam mim
adresim Ortadoğunun tüm direnişleri..

HEY ŞAİR!!!UYUMA...


Yaşımın altında bir dünya
Bir halkı ikiye bölmüşler
Bir darbeyle çarpmışlar
Televoleyle toplamışlar
Sonuç:aynalarda asılı!!!

Aynalar:milli öğütüm sisteminin bir lise dağılışı...
Dikkat Dikkat!!
Kitlesel ölümler yaşanıyor ahlakistanda!
Arz-ı endamlar sokaklarda kardeş payı
Namusun patenti erkeklerde Erkekler namuslu(!)..

Hepsi ekmek kavgası telaşında...gibi’ler/
-“yalan”..
Ey! on iki ayda bir uğrayan insaniyet
Kontör yemek orucu bozar mı?
G/öz yaşlarımı biriktiriyorum; mek/ruh mu?
Şair müsveddelerinin yaşı ilerledikçe şiirleri de ilerlese
Yozlaşmanın trafiği böyle mi sıkışır edebiyatın s(it)esinde?
Yaş otuz beş Yolun yarısı eder
M/Adam yolun yarısını geçmiş
Hala ergenlik çağında...

Banyodan yeni çıkmış ıslak şiirleri
Söylesen: ukala olursun
Bir fil uykuya dalsa uyandırılır
Bir ŞAİR asla!!
Bir deve çökse kaldırılır
Bir ŞAİR asla
Hey şair!!!
Uyuma! Oturma!Susma!

kayıpkentli
18.08.2006 Saat: 16:30

çevresindeki ZALİM (dost/akraba/eş)leri UNUTAMAYANLARA...


Sevdiklerimizi değil
Affedemediklerimizi unutamayız...
İyilikler kötülükler kadar iz bırakmaz
Bu yüzden dönüp dönüp hatırladıklarımız kimlerdir?
Bir insanı unutmak istemiyorsan
Onu Affetme

İnsan yanıbaşındaki sevdiğini gömer; çoğu zaman ölmeden
Düşmanlarıysa ölü de olsa yaşar durur kendisiyle...
Kin bir köpek kadar sadıktır bilinçaltımıza
Bundandır sözün açılması, hep unutulmayandan
Hatıralar: en çok yenildiğimiz insandır
Kime yenildiysek: Kahramanımız
Kimi yendiysek: Efendisiyiz...
En büyük yenilgi: İnsanın kendisine yenilgisi
En büyün zafer: İnsanın kendisini yenmesi...

Kendisini sevmesini öğrenemeyen dengesiz bir tutkuyla bağlanır karşısındakine
Kendini başkasında aramak: bir aşkın köpekleşmesi...
Kötü bir maziden kurtulmanın tek yolu:
Kendini bağışlamak ve ileriye güvenle bakmak...
Acı mazini
ve karanlık yüzleri unutmak istemiyorsan:
Affetme...

Kayıpkentli
17.02.2009
Fatih-İstanbul

HARUNÎ OKUMALAR


gümüşten kuruntular biriktiriyorum kirpik koylarımda
Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor
harunî okuyor geceleri ruhum,
iyileşeyim diye dört makamdan
geçmişimden gürültüler devriliyor bana ne yapacağımı öğretme

kendi dilimin üzerine tökezledim
kanımdan siliyorum yüzümün sana açık öğretilerini...
daha çok usanç diliyorum kendime
daha kuskun bir sözyüzü...
kendimi işitiyorum babamın önünde
toprağından avuçları dökülen yaşlı bir kadına dönüyorum
kendime ezberlettiğim ilk akidem:Benden başka ben yoktur
.
eziyetlerin dilinden sarı bir ülke öğürdüm
gözlerimi mavi siy/Âhlarla oyduğum arka odalarda
beni dışarılara çağıran yalan tebliğlere diz kapaklarımda ve tarak kemiklerimde
kirletilmeye hazır bir heyecan bağışlarken
ekmek dediler...sustum

kül yoğurduğum gecelerde
avuçlarıma soktuğum koynumun kanayan nurunu
sağdım çürüyen dirseklerime
ve dudaklarımı kesip unuttuğum raf diplerine
binlerce kez sayıkladım...
olmuyor...olmuyor...olmuyor

yüzümün damarlarına kıvrılıp ağladığım geceleri
aynaların terkettiği aslım
bana öykünen tarihe göç etti...
benden uzaklarda "dön" dedim dünyaya
ayak diplerimde çenemi dayadığım dizlerim
bedenimi ters giyip
saçlarımdan nehirlere verdim bin ömür
parmak uçlarıma gömdüm
seni...beni...herşeyi...
harunî okuyan ruhumla...
dönmeyen dilim...
sıkışan göğsüm...
ve kopuk ellerle gittiğimi söylerlerse
inan onlara...

KAYIPKENTLİ ...

ALLAH BİZİ GÖZETLİYOR YARIŞMASI..

Islı gecelerde...
Kollarımı annem buluyorum sarılıyorum kendimi
Ke/derimden ç/ürüdü iyimser yanlarım
Kıy/a/meti bekleyenler kampına baş` vurdum
Kayıt bedeli istediler el altından...

Şairzedelerce aşağılanan bir İbrahim Sadri oldum ardından...
Buzdolabını ayağımla kapattığım için...
"Yalnızken burnu kurdalamak bile şiirdir" savunması sundum diye
atıldım okulumun üstü başı toz çocukluğundan...!

Milli Öğütüm Sisteminin müfredatında
Gelecek vaat eden "yobaz adayı" oldum hep!!
Kimse bilmedi
F tipi tecriti
atıldığım en arka sıralarda
Nurcuların kolejinde tanıdım, ilk...

Devlet okullarında
Okul aile birliğinin el birliğince aşağıladığı anneme anlatamadım!!
İnadına hep sarışın... İnadına hep ağır makyajlı kadınların
arasında başörtülü bir karanlıktı...(k)!

Yalan söylemek için inançlı olmamak gerekmediğini
oportünist dünyalarına takkiye takviye eden
cennet adaylarından öğrendiğimde
Fatih`in İstanbulla evlendiği yaştaydım..
.
Bekâr odalarında resmi tarihin
yalanlarıyla müşerref olurken
Yazarların, kitaplarına yanlış başlıklar attıklarını haykırdım
"Yalan söyleyen tarih" utanmıyordu işte...

Bizi arkadan vuran Araplar(?)`a tecavüz eden Amerika`ya hizmet eden BBG evlerine SMS yollayan bir halkın "ABG yarışması*"ndan aynı hazzı duymadıklarında anlamıştım:
................Lozan zafer miydi?
Hezimet miydi?
................. Cola Turka nın,
Coca cola nın Türkçesi olduğunu anlatamadım
ülkemin Amerika`yı lanetleyen duyarlı insanına(!)
! Misyonerlerin ziyaret ettiği kadar komşularını ziyaret etmeyen vatanperverler olarak!
Aç yatan komşularız; doysakta doymasakta...
Ve hepimiz biz deniz!
...Hz. Muhammet hariç!!!
Büyüdüm!
Sılah-i rahimlerde sadece dedikodu paylaşıldığı memleketimden uzaklarda..
Büyüdüm;
öyle kırık dökük...
Hasta olduğu zaman oruçlar tuttuğum...
Mektuplarını abdestsiz okumadığım...
Kaçıncı vedalaşmalarımızı otogar soğukluklarında düşerken
Güney`in tarihine...
Otobüsün camlarıyla beraber ağlayan...
selpakçı çocuklardan dua istediğimiz sevgili`m.....de
gülümseyen yüzünü bende unuttu bir telaş..
...dönmemek üzere ölüler ülkesine gitti!
Okullarını hayallerine terkeden
Başörtülü kızlarımızın diri taklidi yaptığı ülkemde...
Tesettüre girmek istiyorum!!! Aldanarak büyümekten
Rektörlerce kovulurum belki bu sayede..
Evlat edinildim;
tam da ölmek üzereyken acımdan yaşlı bir akrep ve kör bir yelkovan tarafından.
İnsanın kaybettiği en büyük ilmi verdiler bana
zikrime ram oldum gözyaşlarımdan ördüğüm rahlemde...
ve;sevdiklerime söyleyecek tek sözüm kaldı şimdi:
tik
.tak
..tik
...tak
....tik
.....tak
......tik
.......tak
........tik
.........tak!!
k.KENTLİ
GÜNEY
21.09.2005
*:Allah bizi gözetliyor yarışması!

SENDE KALSIN SEN YAŞA...

Ellerimi sana bırakıyorum
Savaş var ellerimde
Sen durdur…

Gözlerimi sana bırakıyorum
İstasyonlar boşalıyor bakışlarıma
Gördüklerim kirli ve bulanık
kalbinin hicabında yırtık dünyamı
sen ört…

yüreğimi sana bırakıyorum
saçlarımı sana bırakıyorum
yılları sana bırakıyorum
cenazeler çağının bu yaşam telaşında
tüm mavilerimin alnından
sen öp…

kavgamı sana bırakıyorum
en çok da sana sana beni bırakıyorum
dünyanın en ağır ayrılığı İnananların ki
yine de bağlandım sana bin dört yüz yılın her mevsimi
içim Filistin
bakışlarım KAFKASYA
ruhumdaki tüm eziyetleri al da
yetim bulup büyüttüğüm bu çocuk kalbim
sende kalsın
sen yaşa…

Kayıpkentli
29 TEMMUZ 2007
Güney....17:12

RADİKAL DEJENER(E)YLEMCİLER!!!


Ah Şairler....

Sözün neresinden tutsa toz kaldıran adamlar...

Şair şiir şuur ruh , şair şiir şuur ruh, şair şiir şuur ruh

...diye sayıklıyorum depozitosu ödenmemiş akşamlarda

şiir yazmayayım diye ıslık çalsam
karanlıklar kapılarıma doluşacak ben işte ben...
duvarlarına ha bire resimler asan bir ayna,

"Yaşasın Kudüs", "Kudüs davamızdır", "haydi eyleme"
yeni msn adresleri ve yeni aşklar hepinize selam....

yaşasın uzun saçlar,kenarı cepli pantolonlar
köşeli cümleler, radikal sloganlar

Teeekfiiiiiiir, KÜLLÜ HUM KÜFFAR!
Teeeekfiiiiir, KÜLLÜ HUM KÜFFAR!
Teeeeekfiiiir, KÜLLÜ HUM KÜFFAR!

Ülkemde her dört kişiden birine düşen İstanbul
Ve Anadolu, ah annelerin vefakar yüzü
kapı önlerinin ve akrabalar arasının dedi:kodusu
ikinizi de seviyorum
her ne kadar barınamasa da emek ve samimiyet sokaklarınızda...
beni bırak,
şaşkın şaşkın dolaşmak istiyorum
Kur'an'ın vadilerinde
çok bilmiş piyasa alimlerinin arasında....
nefes alırım belki müteşabbihlerin gölgesinde
arkamdan atıp tuttum uzun uzun
Bir numara büyük tuttum seneye de kullanırım diye
tuttuğum altın oldu hacım, altın acılar var şimdi ellerimde
buda benim bana ayrılırken hediyem olsun
Duygu yok birkere, içerikte dağılmış
Dışarısıysa tehlikeli kalbine erken dönmelisin
Ağlayanlar anlayamazlar
Tefsir show tecrübeleriyle sabittir
maun suresi nasıl okunur dört çarpı dört bir cip içerisinde?
işte öyle bir tutarsızlık gibiyim, anla(ma) beni hacım...
haram kılınmış müzik aletleri gibi(!) duruyor yüzümde bakışlarım
karşıdan karşıya geçen dikkatsiz bir yaya sesim
kimim ben, nerden geliyorum, nereye gidiyorum
kimiz biz nerden geliyoruz nereye gidiyoruz?
el cevab: geldiğin yer kadar insansın gittiğin yer kadar adam...
dokunma bana iyiyim ben..
.desem de inan- ...ma bana!

KAYIPKENTLİ-
10.08.2008 ....20.09
FATİH-İST....

SANA SÖYLEDİM AZİZİM; DEDİM Kİ


("Bana söyle Azizim; deki:"şiirine cevaben yazılmıştır....)

SANA SÖYLEDİM AZİZİM; DEDİM Kİ:
Binlerce yılanın yaşadığı bir mağaraya destursuz girdim
Hurdaya ayrılmış bir kalbin kırıklarını japonla yapıştırken
Şimdi yatmam ve dinlenmem lazım, içime açılmam için

Sana söyledim azizim;dedim ki :
Gözlerinin içime damladığı yerler varya,
işte onlar sarkıyor ruhumun tahtasından
Fakir üniversite öğrencilerinin mutfağından akan güneşe
yaralarımın izlerini dökerken
Asfalt çiçeklerinin gökgürültüsü kokan kulaklarında can çekiştim

Sana söyledim azizim; dedim ki:
Sürüyü vurursam çoban darmadağın olacak
Aynı ülkenin birbirine yapışık iki uzak kenti gibi dudaklarımız
Bir asit yağmurunun ortasında intiharın eşiğindedir saçlarımız

Sana söyledim azizim; dedim ki:
Şahmeranın ağzından kaçırdığım bir sazdır kahır
İsa'nın yatağında huzurla son nefesini veremezken zaman
Sana söylemedim azizim
demedim bir sıfır yenik başladık diye savaşlara...

ESAd...
16 temmuz 08.
...İZMİT

BANA SÖYLE AZİZİM; DEKİ:

Onların nişanesi;
Alınlarına gömdükleri hüzünleridir
Sen onları şiirlerinden tanırsın
Uzak, uzun,
Çarşamba sabahları
Perşembe sabahları
Ve Cuma sabahları…
Secdelerimde kazdığım telaşların alnında
Ruhumu dövüyorum


Bana söyle azizim; deki:
En büyük öfkelerin altında derin sevgilerin yattığını...
Kim bizden gittiyse en çok kendini bıraktığını…
Bana söyle azizim; deki:
En karanlık ayrılıkların temelinde ihmallerden mazeretlerin
Savunmalardan sessizliklerin olduğunu…

Bana söyle azizim; deki
Sabahın dörtlerinde kendimiz(d)e(n) ne istiyorsak
Kalabalıklara onu taşıdığımızı...
İnsanların konuşmasını öğrendikçe sustuğunu...
Allah'tan Ki en çok korkanlar alimler ise
En derin susuşların elif,lam ve mim...

Bana söyle azizim; deki
Son şiirlerini İstanbul'da yazmış bir hüznün
Balat'ta kirası ödenmemiş, bir sabah ezanı kavşağında
Çığlık çığlık ızdıraplarımın üstüne patlayan martı çığlıklarında
Bakışlarıma sardığım puşimin
Ve alnıma gömdüğüm melâlîmin Fi Zilal'inde anladım:
Biz başkaları için yaşadığımız zaman
Kendimiz için dolu dolu bir hayat yaşarmışız
Başkalarının hayatlarına iyilikler taşıdıkça ancak;
Kendi hayatımıza ihsanlar alırmışız.

Bana söyle azizim; deki
Kimle ayrılmışsa yollarımız
İsa'nın bir tefsiri vardır orda
Onlar bırak seni öldürdüklerini sansınlar
Nerden bilecekler ki
Kimin kendi çarmıhında
yüceltiği odasında, masasında, kitaplarında ve kaleminde
evirdiğini, ruhunu Beytullah'a…

Bana söyle azizim; deki:
Ama çığlık çığlık de
Bak burasını haykırarak söyle:
Onların nişanesi
Alınlarına gömdükleri hüzünleridir
Sen onları şiirlerinden tanırsın
"şiirlerimi bana bağ(ış)la Rabbim
Beni şiirlerime bağ(ış)la Rabbim"

KAYIPKENTLİ
BALAT-İSTANBUL
10-TEMMUZ-2008
05:30

RADİKAL AYNA!!!...


Yüreğinle hiç Namaz kılmadın ki,
Kalbinin içindeki putlar kırılsın.


Dilimde taşıdım İslam'ı
Yumruklarımda sıktım Ayetleri
Hep dışa dönük davetim
Seslenmedim içime.
Benliğimdeki İlahlar,
Söyle nasıl sırıtsın....
"Yoldaki işaretler" elimde
"Dört terim" dilimde
"Dine karşı din" sesimde
Ben nasıl Muttaki olamadım?
Ezgilerim: Filistin
İffetim: Paris
Gündüz telaşım: Malkolm X
Gece sükutum: Pinokyo
Ruhlara tavsiyem: Zemzem
Kendi susuzluğuma :Coca cola
Vaazlarımda: Sahabe
Yalnızlığımda: Züleyha
Yabancıya Muhterem
Ev ehlime Harici.
Kahrolsun Amerika!
Kimseyi ilgilendirmez içimdeki İsrail

Yüreğimle hiç Namaz kılmadım ki,
İçimdeki PUTlar kırılsın...

AYRILIRKEN DEMİŞTİN Kİ:...



Ayrılırken…
Parmak uçlarımı tut(uştur)muş
Ve demiştin ki:*

"Acılarını rabbine aç
ve Kendine değil acılarına iyi bak..."

* Baktım azizim
Öldürmüyorsa güçlendirir derdin ya
Şimdi bir yumruğa döndü omuzlarımda gençliğim…
Malatya gibi duruyor yüzümde gözlerim "le cane" diyorum,
amin oluyorum sonra "gülüm" diyorum,

ölüm soluyorum sonra…
********* Ayrılırken
… Kalbimi yüzüme çarpmış
Ve demiştin ki: "Sevinçlerine değil yüreğindeki kuyulara iyi bak"
Baktım azizim Kendimi her buluşumda gırani ağladı
g/öztaşlarım "hala haalaaa heeeey" çekti ahlarım…

Fısıldadım ki: "acılıyam ezelden Göynüm geçmez güzelden
Göynümün gözü çıksın…"
Kör bir derinliği ellerime asıp lehim tuttum ağıtlarda
Kendimi savunmak kendimin karşısında
Kendimi savurmakmış kendimin kuyusunda…

Ayrılırken…
Kanımı bir hançerle yarmış Ve demiştin ki:
"Sen bir devrimin değil devrilenlerin oğlusun
İmanını kaybetmiş aşklara
ve Aşkını kaybetmiş imanlara iyi bak"
Baktım azizim Gündüzün iki eteğinde
Ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde
Avuçlarımdaki çizgilere haykırdım
"Ey iyilikler kötülükleri giderin
Ey imanından başını almış gitmiş aşklar
…Yusuf'a dönün…
Ey aşkından başını almış gitmiş imanlar …
Fatıma'ya dönün…

" Ayrılırken Derin derin ezanları dinlemiş Ve demiştin ki:
"Çağırdıklarına değil çağırışlarına iyi bak"
Baktım azizim Erdemli bir babanın erdemli bir oğlu
Erdemli bir şiirin erdemli bir şairi
Erdemli bir aşkın erdemli bir kalbi
Olamayan ve en çok kanayan yanlarımızla baktım
Ve Topuklarımın üzerinden gerisin geriye dönmedim
Çünkü
Muhammed ölmedi! …
Muhammed ölmedi…
MUHAMMEEEEDDD ÖÖÖÖÖÖLMEDİ LAAOOOVV!

HERKES EN SONUNDA KENDİSİNE DÖNECEK


ağzıma kapandım kuyularla
türbeler yonttuğum saçlarımla
eski bir acıda ağırlıyorum toprak çatlaklarını

yürüdüğüm yol kenarlarını topluyorum delik ceplerime
insanlar avuçlarıma yürüyor
kavşak dönüşleri frensiz bakışlarla tırmalıyorum ayaklarımı
her klakson kentlerin ve çocuk bahçelerinin ruhuma dökülen molozu
ah ben...

ruhuma çektiğim astarla yapıştım doğunun kalbine
sana beni k/oyup gitme demişmiydim
ey özgürlük!!!

ruhumun merdivenlerinden sadece ilerlenir
aşağıya..
en aşağıya...
insanlar aynı şarkıyı söylüyor her seferinde yeni bir telaşla
ezberledi tabiatı ve nefsi melekler

yoksa yeryüzünde şiirler y/azacak kanamaklı şairler mi y/aratacaktın?
azarlıyorum herşeyi
azalıyorum...

ey merhamet!
Doktor'a
(*) söyle yezidiler kızlarının adını zeynep koyuyorlar
kalanlar huseynî nehirlerle dolaşmalı pazarlarını insanlığın
dudak kenarlarımda
yırtılan ben...

sana söylediğim son sözüm kendime söylediğim ilk sözümdü azizim
insanla başlayan
ve kalbimle biten bir aşk...
unutma
herkes en sonunda kendisine dönecek
KayıpKentli

mayıs 8 MERSİN/ÇARŞI 11:00


(*): değerli hocam: DOKTOR ALİ ŞERİATİ

Geri Dönemedim Sana...

Belki bağışlamayı seçeceksin belki de ölmeyi
Geri dönemedim sana
Önce ellerimi aldılar
olsun, ceplerime martı sesleri doldurmuştum
sana gelen yollar vardı bilirdim
hangisine yürüdüysem kendime çıktım
kalbimi yırttım yüzümü bıraktım vapur banklarında
ayakuçlarıma gömdüm kendimi
sana peygamber sesi bulup getireceğim demiştim ya
belki bağışlamayı seçeceksin beni,
belki de ölmeyi
geri dönemedim sana...

ezanlar ne zaman aynı anda okunsa
başımı kaldırıp adını fısıldarım
kalabalıklar omuzlarımı döver
vebalin dibek taşında
bilmezsin halbuki
o çok sevdiğin kitaplarımızı,
saçlarımı ve neşemi çıkardım pazarlara
gençliğimi sattıysam da
belki bağışlamayı seçeceksin beni,
belki de ölmeyi
geri dönemedim sana...

gözlerimden hayata,
hayatın en zalim sayfalarına
iyiliğin adına seni
adaletin adına sevgimizi kazıdım
kelimeler ayırdım kendime
kitap,kalem,sükut,
elem,şiir,ruh,
çığlık,nefes
iman,rab,tevbe,dua
sen ben hicret ve salâ
belki bağışlamayı seçeceksin beni,
belki de ölmeyi
geri dönemedim sana...


KayıpKentli

İstanbul'uN Kalbine Dön (Tüm, İstanbul'da yaşadığını sananlara)


İSTANBULUN KALBİNE DÖN

Bir insan olsun ellerinde
Herşeyiyle senden ...
Bağışlanmamış olsun
Yenilmiş olsun
Kırılmış olsun
Ona nerden başlayacağını öğret hayata ilk, sen
gururu mu kırık...gurur ol ona
sesi mi kısık... çığlık ol ona

dön
İstanbul'un kalbine dön
kaldırımları kalabalık akşamlarda
yerde çırpınan saralı bir dilenci olabilir
uzattığın ellerinden sana açılan insan....
bir insan olsun ellerinde...
gençliğinden aceleciliğinden ve hatalarından
kaybetmiş olsun kaybolmuş olsun,
Ona nerde ağlayacağını öğret ilk, sen
yüzü mü yok...yüz ol ona...
elleri mi titriyor önüne uzatılmış bir seccade ol


dön
İstanbul'un kalbine dön
sabahları telaşlı duraklarda
gözlerini önüne düşürdüğün bir delikanlı dalgınlığı olsun tefekkürün
bir insan olsun ellerinde
tüm kalbiyle senden
kendisinden utanmadığınca
hillikleri olsun, çiğlikleri ve keskinliği...
Ona nerden bakması gerektiğini öğret
derinliği mi yok...kuyu ol ona


dön
İstanbul'un kalbine dön
yorgun argın akşamların bekar odalarında
saç tellerini düşürdüğü mektupları olsun yollamadığı.
..kaybettik
...belki de kazandık
siyah bir yorgunluk ellerimizdeki
ama herkes utanıyor kendisinden
herkes bir başkasında, görmüyor musun?
biz öyle bir tarihin çocuğuyuz ki
al insanını...al kalbini ve dualarını
muharref tarihinin müceddit dostlarına dön..
beyan'ın adımlarıyla in köklerine
irfanın elleriyle onar anlamını
parçalamadan dağıtmadan kapıştırmadan tarihi
al hikmeti al edebi

Dön
İstanbul'un kalbine dön
dağılmış ailelere dön
affedememiş eşlere dön
kaybetmiş dostlara dön
ayrılmış sevgililere dön
ardından uzun uzun ağlanmış aşklara dön
sofraya oturmamış huzura dön
serçelerden habersiz kentin insanına dön

Allah için dön...
vicdanına kürtaj yapmış şu İstanbul'a...

Kayıpkentli

DÖN SARILALIM :AYNI AŞKI ÖLDÜRDÜK!


SEN YAŞAMAYI SEÇTİN..
sabahları nasıl uyanıyorsun?
...kıyılar vuruyor mu denizine?
Ayak uçlarını bırakıyor musun ellerine?
Akşamları nasıl dönüyorsun?
Komşuların var mı?
Kapılar açılıyor mu ellerini uz/attığında?
Hayal kuruyor musun mesela?
Aylar...
Günler...
Ve sen ’eler...

Her şey dönüyor kirli bir paçavra türküsüne
Ağladıkça saçlarım akıyor gözlerimden
Ellerimi sarıyorum gözlerime...
Gözlerimi görmekten vazgeçtim

Dayanacak gücüm kaldı...
Sevinmemek için..
kabuk bağlamamak için dayanıyorum!
Bütün haramlarım sevinçlerimin olsun
Kırılsın ayaklarım içine...
Çay bardaklarında yarım bırakılmış dudaklarım...

Tanımadığım bir kadın olsun dirseklerim
Sana anlatmak isterdim ardın sıra kalan ne varsa
Görücü usûlü ayrılıklar kapımda kimse görmüyor...
Parçalanışlarımı kimse görmüyor
Bana iyilik etsin istiyorum tarih
Unutsun beni tüm kayıtlar

Ağzımın kenarına demir atan bir göl
Her şey Doğu’ ya dönüyor ben Batı’ da kalıyorum

Sabahları nasıl uyanıyorsun?
Melâîkeler iniyor mu sofrana?
...Beni çırptılar sonsuz bir balkona boşluklardan
Ekmeklere bıraktım yoğurduğum yüzünü...
Ne dua...ne beddua...ne nimet verilenler...
Yollar paramparça...

Sen bir sevinçtin bağdaş kurduğum odamda..
Bütün odalarım kırıldı dizlerimin üzerine..
Ben topallayan bir haykırışla sustum hep...
Boşluğa serdiğim camlarımı siliyorum yüreğimle
Gök yüzü ellerime dönüyor kirli bir bahçe eşliğinde

Tuz ve buz..
.bir de “kırmızı bir başörtü”
...Gülümseyen resimler
...Dönülmeyen bir sıla
...Sana asla rastlayamayacağım sokaklar
...Durup dururken sana benzeyen suratlar

.. Geceleri uyanıyor musun?
Sırtımda taşıdığım ölü atlar kalbimi öksürüyor derin bir kanserle
Nereye bırakacağımı bilemediğim bir nefes
...Senin yüzün vardı bütün kuşları toplayan gülüşlerinde
Aylar oldu...
Her gün zehirden ritimlere katıldığım bu akşamlarda
Ne sabahım kaldı ne akşamım ne seni unutabildiğim bir söz arası...

Sen gidince ikiye yarıldım aksın diye denizler, ortamdan
Develeri yardım her gün kuyulara kapanan dağlar...
Her kavimden bin kişi seçtim
Yüklenemedi kimse ayrılığın acısını benden başka!!
Onlar kalıp beklediler..
ben ve rabbim gittik..
sade’ce gittik!
O kadar yaşlandım ki...
Alnıma düşen kırışıklıklarda yollarını arayanlar mı dersin..
Kendi yüzlerini okumaya gelen;tarihi inkar edilmiş coğrafyalar mı dersin...
Kime seni sorsam kıyametten s/öz açan levhalar bıraktılar ellerime
Sabahlar...sabahlar...bir benim uyanamadığım sabahlar..
Kan kustuğum sabahlar...
Bitsin bu kirli ayinler...
Son bir kez görmeliyim seni
Gözlerimi taşıyamayan iki okyanusu bırakmalıyım avuçlarına
Gelmelisin..
Son bir kez bakmalıyım sana...
Eteğine..
ellerine..
benzine... yüzün hariç!
Bir mezar gömüp içime avuçlarımı kazıyıp döneceğim rahmime...

( Ey beni yetim bulup barındıran
Hangi yetimi üzdüm de kahrettim söyle?
İsteyip dilenen hangi kalbi boğdum?
Sen benim göğsümü yarıp genişletmedi miydin?
Ve yükümü indirip atmadı mıydın?
Senin zikrini yüceltmedim mi?
Gerçekten güçlükle beraber kolaylık da var dememiş miydin?
Sen her şeyi bilensin;bak!
Acım çürüttü içimi.Sonra acım da çürüdü andolsun!!!)

Yeryüzünün ilk kardeşleri değildik biz
Hediyeler de sunmadık Tanrıya..
sınanmadık ta...
Ellerim uzanırken en merhametle sana
Sen rolünü Kabil’den yana seçtin
Birbirlerine sarılıp ağlaşan iki katil gibi

Dön sarılalım...
Aynı aşkı öldürdük nihayetinde
Sen her şeyimizi unutarak yaşamayı seçtin;
Ben utancımdan ölmeyi...
Hepsi:....bu!

KayıpKentli..
19.06.2006
MERSİN/Güneykent

sana kürtçe sussam gelir misin?


içimi kazısam
deşsem ciğerlerimi
bir yol bulsam beraber büyüdüğümüz mahallelere..
esvabımın mendili
hırkamın düğmesi
belimin kuşağı
tarağım
sürmem...?nerdesin...

sana ağlaya ağlaya gelsem köylerimden
kasabalara çıksam saçım başım dağınık
sofranı toplarım
avlunda çiçekler büyütürüm gürültüsüz
havaleler geçiren yüzümü kaldırmam sana
tabağından arta kalan bulgur tanelerini saklarım
ardınsıra mektuplara düşen saç tellerimi birleştirsem
yüzüme düşen kırışıklıkları okusam
seni bizden alan ellere, obalara,elvanlara anlatabilir miyim çığlığımı

havayı koklarım
kuşların ötüşünden anlarım
eteğine bulaşan çamura sorarım
bana haberini uçururlar tez elden unutayım diye
ölsen anlamazmıydım ahuzin?
...dağların duruşundan
suların akışından
karıncaların toplanışından bilirdim
nerdesin...

atlarıma ağladım ardınsıra
ağıtıma gardaş oldu samanlık
köylerden kentlere
yer minderlerinden bol ışıklı şehirlere
bu nasıl bir dönüşümdür ahuzin
yediğimiz nan hatırına
içtiğimiz avf hatrına
çimenlerimiz dallarımız topladığımız kozaklarımız hatrına,
nerdesin?

beni toz topak elbiselerimden
takım elbiselerin aşkına çağırma ahuzin!
senin kiran: benim yapraklarım
senin medeniyetin: benim toprak dallarım
sen bu ülkenin Batısı: ben Doğ(d)umuz: köyüm
sen de deniz, ben de mayınlı tarla...
anlamıyorum işte konuştuğun dili
bilmem haritada varmıdır gittiğin illerin yeri
ey sahipsizliğim
ey çocukluk arkadaşım
dağlarımıza anlatamamki bu kimsesizliği...
gelmedin
ölmedim...
sustum...

k.kentli
1.6.2008 fatih/ist...

YUSUUUUUUUUUUUUFFF!!!

YUSUF
Yusuf!!! -!!!
-Yusuf!!
-Yusuf çık dışarı…
(tak tak tak)


Biliyorum içeridesin
Hıçkırıklarım kan kaybediyor bak!
Ses ver ne olur…
Yırttılar yüreğimi..
Yırttılar gömleğimi Yusuf önden ve arkadan

Sabahlardan ve akşamlardan yaralarım var
Zindanına geldim
Sana rüyalarımı getirdim yorumlayamadığım!
Rüyamda: 7 kardeş bildiğimden aldığım 7 selam
7 kara kabzalı ucu kör hançer doğurdu
7 kara hançer 7 irinli kapanmaz yara doğurdu!

Hiçbir şeyine ortak değilim artık nefsimin
Yaralı secdelerimi aldım geldim,
yalnız Çık dışarı Yusuf!
Ben girmeliyim… Yusuf!!!
Kavgaya düşmüş kardeşlerimin hıncından kaçırdım bu beyaz örtüyü…
Soğuk olur zindan bilirsin
Soğuk olur muhasebesi insanın
Bürünüp titremelerimle uzanmalıyım kabustan ateşlere…
Yusuf!!!
Taşlar topladım eteğime
Recmlere tutmalıyım aldanışlarımı
Unuttuğum her Filistinli için
Sırt döndüğüm Halepçeler için…
Oturduğum pazarlıklarda Ucuz değerler biçtiler ahdlerime
Başım iki elim arasında Çığlık çığlık eyvahlarca geldim…
Yusuf!!!
Çık dışarı…
Ben girmeliyim o zindanlara…
Ben geçerken kavuştu denizler
Neleri yitirdim ardımda bir bilsen
Seslenişler var diye ufuklarda
Her çağrıyı kendi aleyhime sandım
Rabbim beni kahretsin!
Nasılda dön(dürül)düm?
Bana ne oldu böyle Yusuf?
Yamacından geçtim ateşler düşmüş kentlerin Mühletler verilmiş alçak bir kahkaha girmişti koluma
Ardımda “bize katından yardımcı ver” diyen mustaz’af lar bıraktım uçurumlarımın elinden tutup kaçtığım o savaşlardan geldim zindanına biliyorum “geri dön” diyeceksin…
Döndüm Yusuf!!!
Kadınları ve çocukları Ve ihtiyarları katledilmiş bir geç kalmışlığa döndüm…

Ah Yusuf!!
Başımı vurduğum her taşta Yüzümde bir soru kanadı!
Ne demek bu?
De bana Yusuf!!!
“içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım?”
Ne demek bu Yusuf?
Yuusuuuuuuuuuffff!!!
KayıpKentli

Bir Masal-Bir Türkü-Bir özür




ÖZÜR

Ağzımın kenarında yırtık çocuklar
Bütün masallar kaç yerinden çarpıtılmış....
Kırmızı başlıklı kızlar bilirim
Başlığı kurt postu
Çocuklarımız hala masum(!) masallarla büyüyor

Bütün yalan hikayeler bu yüzden gerçeğe dönüyor
Gökten üç bomba düşüyor mesela
Biri sana..Biri babana...Biri de ..?
-daha fazla sorma, çocuk
- Bütün sevdiklerimden özür diliyorum

Bir masal kahramanını oynadım hayatlarında
Yalansız...Sadık..Ve aziz!
-size dürüst davranmakla
bir komedyendim
trajedilerinizin ortasında
utandınız benden...bağışlayın!

Herkes parası kadar tanrı
Borcu kadar kul
Aşkı kadar köle
Sağlığı kadar duayen
Acıları kadar isyankar
Saçlar doğunun asaletine
Ayaklar batının rezaletine Ram olmuşken...
Şaşırmıyorum artık
Yer sofralarında büyüyenlerin
Lüks masalarda saadetlerinin bozulmasına
Gençler kendi aralarında anlaşmışlar

Bana: çekip gitmek düşer
Avcının elinden kızı kurtaran kurtla
Boylarım en derin suları
Masallarda kız kurtulur;çocuklar büyür böylece
Allah'ın emri peygamberin kavliyle
Herkes birer kurt olur sevgilisine
Ormancı olurum; masayı yıkarım
Masa tertemiz olur! Onların hafızalarında
Kalırım köyünYazık iki gencinin katili
Ülkemde bunca genç katledilirken

Tüm türk/ü/lerde suç benim üzerime kalır
Kimi sevsem acelesi var
İhanete vakit ayıracak kadar
En iyisi onlar! Ersin muradına
Ben arkalarından toplayayım yüreğimi....


Kayıp Kentli

30.05.2005..mersin

Hiç mi Allah'ınız yoktu lan sizin?


Hiç mi Allah'ınız yoktu lan sizin?

Sahabeler günümüzde yaşasa biz hangisi olurduk?Hira'sı hangi şehir?bana gürültüsüz ve ciddi dostlar vermedi zaman

öyleyse zamanın gürültüsüz ve ciddi dostu olmamı söyle, Ey
rüyalarımda
deniz görüyorum, hep!
bir de şehirler...
ve biz!
Sonra deniz kabarıyor
biliyor musun, sen hep ölüyorsun!

***
aynaların sabrını dinliyorum.
Urfa'da hayatlı evlerin kuyularına attım,içimi
Nahit taşlar kıvrandı diye göğüslerimi dinledim uzun uzun
yemîn ettim ölümüme kadar oruç tutacağıma.
"sakın ha!" dedi yaşlılar korkuyla,
gözlerimi kısıp başımı salladım sağa ve sola
kararlılıkla,gittim!
anladım işte, anladım
yüzümü üç defa Fırat'a batırdım.
anlamlar akıyorsa bakışlarımdan,
denizi sorma bana
ki bütün nehirler denizlere akmaz


Suyunu kendi eteğinde toplayan kadınlar: göl olur sonra!

Ve göller denizlere değil dağlara sığınırlar

kendilerini kendilerine anlatan erkek dağlara...

(Ve Minye! "Yıkılsın Kahire!"
Öyle miydi Abdullah? )
Sahabeleri günümüzde yaşasa biz hangisi olurduk?
Hira'sı hangi şehir?
bana gürültüsüz ve ciddi dostlar vermedi zaman
öyleyse zamanın gürültüsüz ve ciddi dostu olmamı söyle, Ey!
Ellerimi bağrımda kaybettim kaybedeli artık göğüslerimle yazıyorum
Kalp atışım bundan kelimelerde!

Uykularımın ortalarında kulağıma bir seslenişle sıçrıyorum!
hep "bese" diyor;
"bese"..."hayır" diyorum,
ve uyanıp yazıyorum
bizi en baştan!
hep en baştan!
misafirler talan ediyor sofralarımı
"ne olur" diyorum,
bir kez olsun güneşten bahsedin!
ellerinden tutup deniz kenarına götürüyorum
"düşünün ki bir sabah uyanmışsınız ve sular çekilmiş?"gülüyorlar..

Yaşadıkça anlıyorum; bana yalan söylemişler
Şimdi bütün kurban bayramlarımızı çarpmak istiyorum suratlarına
Bütün bayramlıklarımı çıkarmak ve yakmak istiyorum önlerinde
ben matematikten hep 1 aldım,
anladım ki:Çocukluğumdan beri korumuş beni bir ilahi el
Haydi şimdi yeniden konuşalım
Yalanlarınızdan ve kahpeliklerinizden başlayalım isterseniz
Biriktirdiklerinizden ve yığdıklarınızdan...
"e" leri "a" olarak konuşan şımarık çocuklarınızdan...
fırıldak kızlarınızdan
ve çakal oğullarınızdan
evet ben öfkeliyim, hamdolsun
herşeyimi alabilirsiniz ama öfkemi asla
evet silah gibi kullanıyorum imgelerimi
Çünkü siz 2 maaşlı yırtıklardınız hayatın yamasında
ve hep acıdınız o yamadan yoksullara
ah nedir bu uzaklardan kulağıma çalan gazel?:
"Tükendi nakti ömrüm
Dilde sermayem bir ah kaldı
gülüm aman
Sanırım derdimi lokmana gösterdim,
dedi eyvahh eyvahh
Bu derdim, devama bir çare
Hakiki bir ilah kaldı oy gülüm amannn!"
dur! başka birşey anlatacaktım ne diyordum?
hah!
Rüyalarımda diyordum seni hep ölüyorken görüyorum!
Bana neden yalan söyledin/iz?
gözüm?
Hiç mi Allah'ınız yoktu lan sizin?
anlıyorum şimdi neden en alt sınıfındayım bir halkın
anlıyorum neden kahkası bol şımarık sofralarda değilim okumazsan çöpçü olursun derdi babam
okumadım ve çöpçü oldum evet:
okumuş sınıfların kirlettiği yüreklerin çöpçüsüyüm
havarisiyim terin
sahabesiyim emeğin
aşkıyım neşenin
ben yüreğini yeniden arayan tüm kayıpların kardeşiyim
ben ahlakını yeniden arayan tüm ayıpların abisiyim!
ben herşeye yeniden başlayanların beyaz gelinliğiyim
herşeye yeniden bir bismillahla...
Ve Allah Yeniden Başlayanların yardımcısıdır!!!

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>><Kayıpkentli..

13.Nisan.2009
Fatih-İstanbul 03:39

TUTUŞTUR BENİ ARTIK EY KALBİM


TUTUŞTUR BENİ ARTIK EY KALBİM

ağzıyla kuş tutanların alkışlandığı bir mahzende ben ağzında kanamaklı bir güneş taşıyan, çığlığım...
ellerimde anlamsız bir dünyanın ruhuna okuduğum yasinler
talep bile edilmediğim bir tapınakta kalbimde taşıdığım kurbanlarımı sunuyorum Rabbe,
en habîl yanımla etrafı dağlarla çevrili bir yetimlik benimkisi
kıyısı olmayan bir deniz kapılarımı çalıyor dudak kenarlarımda

susuyorum artık.
kusuyorum,kendimi ellerime
herkesin bir başkasını oynadığı zamanların
kendisi olma savaşını veren çağrısıyım...

duyurmak neden zor bu sesimi dilimde bacakları sızlayan kelimeler hep sakarlığı kendine... ayaklarıma dolanıyorum; düşüyorum üzerime

kalbimi bırakıyorum her sabah bu şehrin kuytularına
şüpheli bir paket içinde pimi çekilmiş çocukluğum son saniyelerini oynuyor
var olmak: kendimle başlayan bir devrimdir
ben varım o halde d/üşüyorum.

kentler milyonlarca yok(luk) üretirken analar evlat değil işçiler ve mem/urlar doğururken aramalı kalbimin yırtılmış denizlerini dikecek asalar( ah kendimde aradığım Musa'm nerdesin?) kendinden mahrum kalmış insan mı kuracak mahremiyeti?

ki en büyük mahrumiyet insanın kendine olan uzaklığıyken...
ey benden bana daha yakın olan sermaye dini
ey benden bana daha yakın olan Kabe'min arka sokakları
ey onurumdan dolayı fakirliğimi gizleyen sessizliğimin: miskiniyeti
ey yanılgısında namazlar taşıyan duruşum beni bana anlat bir kelimeyle
bana deki: sen bir s/uç'sun...

bana deki: kendinden öcünü alan insanın kalmaz nefreti kavmine
bana deki:yaşamak: insanın kendini bırakıp gitmesiyse
iman etmek: kendinde kalma direnişinin manifestosudur.

kalbi cüzdanında atan bir yaşamın kalp ağrısıyım ısrarımdan dolayı
evet ben kuracağım onların cahiliye bombardımanlarına karşı soluğumu
ben kendimin ikrası ve bir babalık projesinin: Lokmanıyım.

ey oğul... Ben yeniden yapılandırmanın: İkbaliyim
Bir yanımı Medyenden getirdim serbest piyasada çürümüş tartılarıma tuz basarak...
bir yanımı Kenandan getirdim İffetin gömleğiyle silinmiş bir alnı dayayıp resmi namlulara
Bir yanımı İbrahim diyarından getirdim "Varlığım Rabbimin varlığına armağan olsun"' haykırışlarıyla...
gözbebeği Afgani'yle kovulmuş bakışlarımla
Ortası köylerle boşaltılmış alnımla Bir ucu Ortadoğu'yla
tutuşturulmuş dudaklarımla
Bak
H.A.Y.K.I.R.A.R.A.K
söylüyorum:

TUTUŞTUR BENİ ARTIK EY KALBİM!

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>k.kentli-

15 aralık p.tesi: 01:49

ANAMUR ARALIK-2008