Sızlayan Suları Bana Bırak Sevdiğim!


Herkes kendini alır bir başkasından
Ben alamam, taşımaz yaralarım

Benim saçlarıma beyazlar düşer;
seni yitirdiğim dost sohbetlerinde
Sen yorgun bir kadın kalırsın
yılların üzerinde...

Kalbimle yırtarım dağları
Babamı tanımayan şehirler ararım
Dilimi rahat bırakın
Ben alem-i ervahta söz verdim
Küfrüm patron sınıfların üzerine olsun

Yıllar oldu ağlamadım farkında mısın?
Öldüğümde ağzımdan çıkacak tek kelime:...
Urfa!

Bir adını bir de kavgamı unutmayacağım
Herkes bir başkasındadır aslında
Yaralarımı al.
Sızlayan suları bana bırak sevdiğim!

KayıpKentli..
03.03.2007/MERSİN

Çölden dönüş:

Dağları ve kadınları ve düğünleri rahat bırakın!

Nefes nefese çöle döndüm
Üç soru sor dedi çöl
“Nasıl” dedim… Sustum!

“Üç soru sor ve eğil, ruhunla”
“Nasıl?” dedim?
Çöl gözlerime baktı!

Büyük şehirlerden geldiğimi anladı…
Tek tek, bütün kum taneleriyle...
Ruhumu dinledik günlerce
Neyi kaybettiğini biliyor musun dedi
Nasıl? Dedim.

Neyi kazandığını bilmezsen neyi kaybettiğini nerden bileceksin dedi.
Bana böyle ne oldu çöl? Dedim
Üç soru sor dedim sana dedi çöl:
Sordum ya! Dedim

Bir soruyu üç kere sor demedim
Üç ayrı soru sor ama bir bütün cevabının üç sorusu olmalı!
Ah çöl, dedim.
Nasıl?

Çöl çürümüş modern betonlardan geldiğimi anladı.
Dinle dedi çöl ve sorusunu sordu boşluğa:
“ Ne?”,

varlığın mahiyetini duyumsadım
İşte dedi bunu bilmiyorsun!
“Niçin” diye seslendi göğe
Yönüm oluştu birden cevabı alınca!

Doğru sorular sormayanların yanlış cevaplardan başka yolları yoktur
Tekrarla dedi çöl
:Ne, Nasıl, Niçin…
Ne, Nasıl, Niçin…
Ne, Nasıl, Niçin…

Tekrarla anlayacaksın dedi çöl
Tekrarladım binlerce kez…
Aslolan sormak mı dedim çöle, hayır dedi, düşünmek asıldır
Soru, usuldür!
Aslolan varlıktır, usul: var oluşundur
Aslolan: “Ne”,
Usulün: “Nasıl’dır?”
Neyi kaybettiğimi sordum çöle
Ne’yi kaybettiğimi söyledi çöl.

Baştan aldık her şeyi günlerce
Çöl sordu ben cevapladım
ben sordum çöl cevapladı.

İnsan nedir dedi çöl
Varlıktır dedim.
Nasıl bir varlık dedi
Arayan, dedim…
Niçin arıyor dedi
Korktum!
Kanadığı için diyebildim kesik bir sesle
Kanayan ne dedi?
Ruhu dedim

Nasıl dedi
Feodalizmin arayanı: Tolstoy…
Hind Kast sınıflarının arayanı: sofiler…
Aristokrat sınıfının arayanı: Lao-Tsu…
Sanayi Kapitalizminde arayan: Engels…
Benars padişahının gölgesinde arayan: Buda!
Put yapan Azer’in elinde Rabbini arayan İbrahim…
Firavunun sarayında Musa… dan bahsettim fısıltıyla

Niçin bir arayış dedi çöl
Kanadığı için mi diyebildim, şaşkın ve yorgun!
Cevabın şimdi de sorun mu oldu diye sordu çöl.
Kalakaldım!
Git şimdi kentleri yeniden kur dedi çöl
Kadınları ve oğulları…
Şarkıları ve akşamları…
Aşkını ve Dinini yeniden kur

Var olmak asıl; var oluş: usul
Aşk: Asıl; İrfan: Usul
Düşünce: Asıl; soru: Usul
Kadın: Asıl, Anne: Usul
Salihât: Asıl; Cihat: Usul
Emniyet: Asıl; Muhammed: Usul
Ve tüm köprüler: “Niçin”O halde dedi Çöl! Bir kez daha:

Git ve kentlerini ve aşklarını şimdi yeniden kur
Irkını ve dilini Dağlara kazıma
Aşkını ve Dinini Kadınlara dayatma
Ve söyle çağının insanlarına
Dağları ve Kadınları ve düğünleri rahat bıraksınlar!

Vahye inanıyor musun diye sordu çöl?
Ve devamla:Vahiy Asıl mı? ; Usul mü?
Cevabın: Yolun; yolun cevabın olsun oğul!
Sordum ben de kendime:
Vahiy asıl mı; usul mü?
Vahiy asıl mı; usul mü?
Vahiy asıl mı, usul mü?...
K.Kentli 06.05.2009 03:30 Fatih-İst...

PİÇ AYNALAR!

dua etmekten derisi soyulan ellerimle yalvardım
sen : bir camianın öfkeyle terkedenisin
ben : tüm yalanlarına rağmen kalıp didineni

sabahları aynalara açıyorum gözlerimin perdesini
yok işte yok: güneşin selamı bakışlarımda
ben de var ama aydınlığı umudumun.

"Dönmüşsün" dedi koca bir eylül,
"dönmüşsün" evet dedim: "döndüm bir bekleyene..."
sonra seni sordu
yoldum saçlarımı koydum önüne: “işte o”

insan büyüdüğünü nerden anlıyor biliyor musun?
Aldığı yarayı hissetmemeye başladıkça...
Buna kirlenmek de diyorlar,
ben büyümek diyorum
iyilikleri kötülüklerinden daha derin insanlar biliyorum
ellerini çekmeyen kalbinden sahabesi olmuş çağının
sahib çıkanı adam gibi!

...herkesin uyuduğu saatlerde
bir vuranlar bir de vurulanlar uyumaz
gündüzler neden zehir deme
sen bir zehir bıraktın kardeşine
yaklaşır barışma ayı
ramazanlar ve yedi çeşit sofra
yaz beni de kimsesizler arasına
ve unut...
yeni yüzler bul, saman alevi alakalarda ışısın yüzün
herkese aynı hikayeni anlat
ve aynı radikal kitaplarda boğul...
oysa reel hayat bambaşka
sigara içen dostlarımız bahsetsin dünyanın kirlendiğinden!!!

benden dinle sen inanmayı
iman edenler ancak mutsuzdur!
Kahrolur insan şu çağın haline...
müslim: geceleri kederine sarılandır yar niyetine
mü’min: uykularında ağlayan, sabahları yumruklarını sıkandır
kalandır, dimdik durandır,
sabredenidir dostunun...

dünya bizden daha temiz değil
ama dünya kadar değer vermeyiz bize
budur: hali pür melalimiz

patron sınıflardan çok kendi emeğimize kızarız
bundandır dağınıklığı kardeşliğimizin
Zalime yumuşak, dosta sert
cahiliyeye müşfik, ilmiyyuna gaddar
tutarsız hayatlarımızın çamurudur şikayetlerimiz...
ve piçtir aynalar!!!

Hoş geldin Garb...
Afakın ve euro zırhınla...
sektörün iman dolu göğsüm gibi serhaddi yok artık
gücünün büyüklüğü dağınıklığımız kadar olan ey Küfür
sabahleyin arabalarımızla sana akacağız,
sabah 7.Başla!

Kredi kartlarının ve asgari ücretlerin dünyasında
kahrolsun(!) Devlet Memurluğu(!)
Hoşgeldin Özel Sektör Tağutu(!)... : çarpıklığıdır akidemiz!
(Ebuzer mi?: Can sıkan bir Şazz...)

Kendine yeni bir “hayr bonus” bulur dostlarımız
Ne de olsa sevgiye aç tüm metropoller!

beni koyduğun, bana koyduğun tüm kahrın kadar
Bak istanbulu dinliyorum, ellerim yaralı...
gömecek yer kalmadı bakışlarımda ölüsünü sevdiklerimin
en iyisi yakmak ve küllerini savurmak gözyaşı denizlerime

sen beni incittin, Allah’da seni inceltsin ey Kalın Dost!!!

İnceldiği yerden kopsun diye değil ama
İnceldiği yerden sarsın diye hayatı...

haklısın
herkes kendisini daha iyi bilir
herkes bildiği kadar taşır, dostunu, aşkını ve yarasını...

Kayıpkentli.
31 .07.2009
Kıztaşı ..İst 02:32

...Göl ...Çöl ...Ve Ses/ SİZLİK!-1

Ki bütün nehirler denizlere akmaz

"Suyunu kendi eteğinde toplayan kadınlar: göl olur sonra!
Ve göller denizlere değil dağlara sığınırlar"

aslında nehir olamayanların göl olmayı bilmesi gerek...
göl de olamazsa ..
çöl olması....
çünkü nehirler...göller ve çöller.....Muallimdir....

Alim yetiştirirler....
Çölün elemi kuvvetlidir...
Muhammed bundan dolayı
Çöllerde dolaştırıldı çocukken...

elem ile alim aynı kökten...
elemlerine sahip çıkanlar alimlerine de sahip çıkarlar...
o yüzden elem ayrı şey,
keder ayrı şey,
arabesk ayrı şey....

ferdi tayfurun, tatlısesin, vs kederi: arabesk
peygamberlerin kederleri ise : elemdir...

arabeskçiler o yüzden dünyayı yakar, şarkılarını yakar
peygamberler: kendilerini ateşe atar!
elem eğitmendir...

Yorgun ruhlara söylemek lazım: elemlerinizi göllere çevirin..
çünkü hayvanlar ve kuşlar ormanda göllere yakın yerlerde yaşarlar...
Göller gibi dağlara sığınan bir çiçek vardır; o da Berfin!
Güneşi görünce ölür, o da!
Biz Güneşin tefsiriyiz bakışlarımızda
O yüzden aydınlık bakar, yüreğimiz karanlıklara...
elemlerinizi çöllere çevirin....
hamzayı ömeri aliyi ve muhammedi ÇÖL çıkarmıştır bağrından!
ya çöle dönmeli ya da göle..
o yüzden bir şiirimde demiştim ki
"her sabah mavi bir çöle bırakıp dönüyrm kendimi...
ç/ölüm doğursun diye beni"

.. çöl deyip geçme: çöl: annedir....
doğrurur....
çöl: sessizdir...
çünkü sadece sessizlikte dinleyebilir bir peygamber içindeki sesleri...
sessiz ruhlar çöl olmayı başarmış ruhlar
...diğer seslere yer açarlar..
ses karmaşasında , sağır eder kirlilik kendilerini ve etrafındakileri..
sessizlik demek aslında ses demektir
..sessizlik sese yapılmış en büyük iyiliktir
... o yüzden tüm peygamberler sessiz bir yalnızlığın içinden gelmişlerdir...

Allah bugün bize peygamber gönderecek olsaydı....
bu peygamber eminim İstanbuldan değil,
Bu ülkenin en sessiz ve uzak şehrinden çıkardı..
sessiz olmak lazım...sakin olmak lazım...
sessiz olmak lazım...sakin olmak lazım...
sessiz olmak lazım....sakin olmak lazım....
sessiz olmak lazım...sakin olmak lazım....
sessiz olmak lazım ki
SES İŞİTEBİLESİN!!!

ah hayat: ve dayatılan çark:
Hiralarımızı sen bıçakladın!"
Ve "Muhammed"
40.gün o sessizlikte bir ses duydu:
OKU!!!
SENİ VAR EDEN YARATAN RABBİNİN ADIYLA...
OKU O SENİ BİR ALAKADAN VE İLGİDEN YARATTI...

KayıpKentli